29 Ocak 2013 Salı

Down Under Natural's & Fruitkicks



Hayvanlar üzerinde test edilmemiş, %100 doğal meyvelerden yapılmış. Yakın zamanda detaylı yazısı da gelecek! Harika kokuyorlar ayrıca:)

Twitter 
Facebook
Web

28 Ocak 2013 Pazartesi

Mucize



Kırık bir kalp ile sevmeye çalışmak büyük cesaret istiyor. Karşınızdaki insanı sevmeye hazırsanız, onun bu cesaretini yüreklendirmek de sizin elinizde oluyor. 
Hayat korkulara yer vermek için çok kısa, adım atmak için beklemek çok saçma. Sevmek için varsak ve o kişiyi bulmuşsak huzur geliverir ardından.
Tam şu anda bu şarkıyı duymak bir mucizeyse, bu şarkıyı duyduğun anda aklına gelen kişi de mucizenin yansıması işte.

22 Ocak 2013 Salı

keşf-i diyar



ülkeler keşfetmek isteyen insanlar gibi, insanlarım var keşfedilmeyi bekleyen. ve sen çok önceden keşfedilmiş ve yıkılmış şehirler gibisin. baktıkça insanın içini acıtan ve uzaklaşma isteği uyandıran.

şehri kilitleyip çıkıyorum şimdi ve bu şehrin paspası yok anahtar koymaya. kapıda kalan anahtarsız değil, anahtarını bırakamayan biriyim şimdi.

silemediğin anıların benim silmeme engel değil. ve vazgeçemediğin her şey benim vazgeçmeme sebep. seni sana bırakıyorum, kendimi bulmak için. kendimden bir ben oluşturmak için. sen bana yabancısın artık, soğuksun bana yatak kadar ve uzaksın bana adlarını bilmediğim insanlar kadar.

simanı hatırlamam için geçen tüm sürede nefretin kollarında buluyorum kendimi. nefret yaklaşıyor sevgi yerine, dokunuyor tüm bedenime tüm hücremi doldurma isteğiyle.

sen ki diğer bedenlerin koynunda beslenirken yılan misali, bu sefer yılan yılana sokuluyor ve hiç şaşırmıyor. sonradan koynunda beslediğinin hesabını sormuyor sebepsizce. biliyor beslediğinin kendi soyundan olduğunu ve bir kez daha kendine akıtıyor zehrini boşa kaybetmemecesine.

acıt tenini, sokul başka bedenlere. zehri akıt kendine, ona, buna. zevkse zevk, acıysa acı. baktığında aynı hepsinin tadı.

şehir yıkılıyor, şehir kan revan içinde.. şehrin altında kalsan üstünü sor, üstündeysen altı. ve bu şehri kurarken aldığın ahtı. şehir gözünün önünden, dilinin ucundan, parmaklarından ve avuçlarından;

KAYIP GİDİYOR.

şimdi şehre yağmur , camdan bakanın gözlerine yaş yağıyor. seller doluyor yanaklarına kızın ve şehri terk ederken gözü arkada kalmıyor. aklı uçup gidiyor keşf-i diyara. aklı olsaydı zaten şehri kurar mıydı hiç bu diyara?

17 Ocak 2013 Perşembe

bırak


kaçan bir insanı tutmaya çalışırsanız düşer ağzını burnunu kırar ya;

işte o sebeple...
bırak!
....
ben koşuyorum şimdi.

bırak ki;
düşersem en azından

ağzımı burnumu kendim kırdım diyebileyim.


16 Ocak 2013 Çarşamba

y'ol

"
sonra, çoook sonra, bu parçaların sonunda
sen beni kızını çok seven
bir anne olarak hatırla.

ben ki hiç kavuşamamıştım sana.
"

birhan keskin- y’ol

iplik


bir gülümseyiş- daha önce görülmemiş bir duygu gibi- her şey oluyor, gözlerin içinde kayboluyor. bulmakla kaybetmek arasındaki o ince çizgi; onu bulurken kendini kaybetmek. başka başka nefes almak, başka başka nabzın atışı, başka başka kalbin çarpıntısı. kendini yüzlerce sakinleştirici içmiş gibi hissetmek; sersemlemek ve aynı anda hislerinin hiç birini anlatamamak. elini hiç bir yere koyamamak. Biraz da çocuklaşmak sanki o garip mide bulantısı. hırkası var haki yeşili, -gözleri ne renk ki? unuttum bile diyebilmeli insan-.
Sonra gene o “gülümseyiş” yandan hem de. Azıcık muzip azıcık ukala. Bir şey söylemese gülümsese gibilerinden. sonra o yürüyüş arkasından bakakalınası. Hırkasında bir iplik tam arkasında sırtına doğru, hep gerisinde kalınca göze çarpacak gibi.


kelebenk



15 Ocak 2013 Salı

Hastası olduğum 5 klip




En çok sevdiğim ve beni en çok etkileyen klipler Top 5;

(Sanırım yine şarkılardan etkilendim ama olsun)

5 Numeroda Lykke Li - Follow Rivers

 

4 Numeroda  Sia - SoonWe'll Be Found
 
 

3 Numeroda Peder - Daylight 


2 Numeroda Drake - Take Care ft. Rihanna


1 Numeroda David Guetta - She Wolf (Falling To Pieces) ft. Sia

 
 
 
 
Peki sizin favori klipleriniz hangileri?

10 Ocak 2013 Perşembe

her yol aynı yere çıkıyor.





sendelediğin anda, tutanacağına adın gibi emin olduğun masan gibi...hiç korkmadan elini uzattığın, eline dokunmayı her şeyden çok arzuladığın... mevsim ne olursa olsun, yaş kuru farketmez uzanabildiğin dal kadar doğal...

kahve alırken gözünden akan yaşlar kadar acımtırak bir tat, ama bir yandan istemsizce durdurulamayan... onun yanındayken boğazında boğulacakmışın gibi bir his bırakan bir yumru... ağlasan da kurtulsan-ki istesen de o acı gitmez boğazından- susarsın- canın daha da acır... dirseğini bir yere çarptığında hissettiğin acıya duyduğun öfke kadar şiddetli.

günler, haftalar boyunca bir kelimesi seni içersin diye beklediğin bir yazı... her dediğine gönülden bağlandığındığın, ama her seferinde olmadığında için için üzüldüğün-ki artık alıştın sayılır- bir hayal... hiç beklemediğin bir anda, bir bakışına her şeyi silebilmene neden olacak kadar gerçek...

onun yanında, onun için içerek sarhoş olacak kadar şuursuz. canı acısın istediğin, ancak bir göz yaşına dünyayı yakacak kadar arabesk. yalnız başına kalmak istediğinde olmayan boşluğu hissetmek kadar gerekli.

ne kadar yürürsen yürü, ne kadar kaçarsan kaç; gene başa döneceğin, gene tilki ve babadan kalma yadigar dükkan sahibi kürkçü hesabı.

iki yakasını bir araya getiremediğin- ki getirsen taşmaz mı o deniz- bu şehirde;
2 saatlik yolları düşünce balonlarıyla kısadan hisse haline getirmek...


ve onsuz gelecek kabusları karşılayan uykusuz uykular zamanlarına masallar gibi. kendi sağ yanından yola çıkıp; onun sol yanı soğuk mudur diye düşünerek.


kelebenk


yan yana


her şey yerli yerinde dursun;
bu kitap şu rafta, şu film de o rafta
sen ise
benim yanımda.

yanıbaşımda.

8 Ocak 2013 Salı

ihtimal gibi


iki bilet aldım tüm oyunlara, tüm filmlere, tüm konserlere…



gelebilme ihtimalin üzerine…

3 Ocak 2013 Perşembe

Sürpriz Gibi




"Hayat sürprizlerle dolu" dediklerinde ben onu hep romantik komedi gibi sanmıştım. Hani böyle kar yağarken kadın şehri terkediyordur, tam havaalanında uçağa binecekken, erkek bir anda bağırır ve yanına gelir diz çöker, cebinden yüzüğü çıkartır biz kızlarda oturur "Ayyy ne kadar romantik" deriz ve çıta üç metre kadar daha yükselir. 
Ben böyle olmasını beklerken meğerse hayat hep kötü sürprizlerle doluymuş. Hâlbuki hayatımda en sevdiğim şey bana sürpriz yapılması çünkü bir ay öncesine kadar "neredeyse" hiç kimse bana sürpriz yapmamıştı. Ne kadar güzel bir şeydi, ne kadar güzel bir histi ellerim titremişti. Ancak şimdi sorsanız 3 gün önce yaşadıklarımı bir anlatsam sürpriz denen olayın iki taraflı olmasını gerektiğini öğrendiğimi, ne kadar acı verici olabileceğini, ne kadar kırabileceğini söylerdim. Ama ne siz sorun ne ben anlatayım.
Hiç kimseyi kırmayayım derken en fazla kırılanın siz olduğunu görünce artık kırılmaktan vazgeçip gülüp geçiyorsunuz olanlara. Ama insanlar çok değişik; hayat da değişiyor haliyle.  Kişiler yaptıklarını, yapacaklarını unutup sadece yaptıklarınıza odaklanıyor ve siz her defasında daha da zor bir durumda kalıyorsunuz. Aslında durup düşünüp neden her şey bu yere vardı demek lazım.
Her iyi ya da kötü olayın sizin hayatınıza yön vermesini sağlayan bir sebebi var. Şimdi oturup düşünme vakti bu kötü olay hangi dersi almam için olmuştu acaba?