"Hayat sürprizlerle dolu" dediklerinde ben onu hep romantik
komedi gibi sanmıştım. Hani böyle kar yağarken kadın şehri terkediyordur, tam havaalanında uçağa binecekken, erkek bir anda bağırır ve yanına gelir diz çöker, cebinden yüzüğü çıkartır biz kızlarda oturur "Ayyy ne kadar romantik" deriz ve çıta üç metre kadar daha yükselir.
Ben böyle olmasını beklerken meğerse hayat hep kötü sürprizlerle doluymuş. Hâlbuki hayatımda
en sevdiğim şey bana sürpriz yapılması çünkü bir ay öncesine kadar "neredeyse" hiç
kimse bana sürpriz yapmamıştı. Ne kadar güzel bir şeydi, ne kadar güzel bir
histi ellerim titremişti. Ancak şimdi sorsanız 3 gün önce yaşadıklarımı bir
anlatsam sürpriz denen olayın iki taraflı olmasını gerektiğini öğrendiğimi, ne
kadar acı verici olabileceğini, ne kadar kırabileceğini söylerdim. Ama ne siz sorun ne ben anlatayım.
Hiç kimseyi kırmayayım derken en fazla kırılanın siz
olduğunu görünce artık kırılmaktan vazgeçip gülüp geçiyorsunuz olanlara. Ama insanlar çok değişik; hayat da değişiyor haliyle. Kişiler
yaptıklarını, yapacaklarını unutup sadece yaptıklarınıza odaklanıyor ve siz her
defasında daha da zor bir durumda kalıyorsunuz. Aslında durup düşünüp neden her
şey bu yere vardı demek lazım.
Her
iyi ya da kötü olayın sizin hayatınıza yön vermesini sağlayan bir sebebi var.
Şimdi oturup düşünme vakti bu kötü olay hangi dersi almam için olmuştu acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder